8 Ekim 2009 Perşembe

5.Kat


Buranın manzarası gündüz ayrı akşam ayrı güzel... Dekorasyonu ise çok gizemli, fiyatları dudak uçuklatıcıya yakın olsa bile, buraya geldiğinde insanın canı, en kaliteli şarabını yudumlarken, manzaraya dalası geliyor.. Romantik bir akşam yemeği yemek isterseniz burayı şiddetle tavsiye ederim ;)

Firuzağa


Camiinin önüne bir kahve açılacağı hiç akla gelir mi?
Gelmiş, iyi de olmuş.. değişik bir havası var. Madem akla marjinal bir fikir gelmiş ve güzel işliyor, jiks olma yoluna sevdalanıp, çizgilerini değiştirmeseler bari... çünkü en son gittiğimiz de içilen bir bardak çayın ücretine şaşırmıştık :s

6 Ekim 2009 Salı

Smyrna Cafe


Kalburüstü bir yer gibi görünse de ben nadiren gitmekten hoşlanırım ve en çokta bitki çaylarını severim... Bir gün limonlu bitki çayımı içtikten sonra hesabı istediğimde gözlerime inanamayıp, gelen ödemeyi yapsam mı, yapmasam mı, diye utana sıkıla, kasaya doğru yürüyerek birşey söylemeyeden parayı ödemeye karar vermiştim. Adisyon fişini karıştırdıklarını farkettiklerinde çok mahçup olup, hesabı almayarak telafi etmek istemişlerdi :)

Beyoğlu


İstiklal Caddesi turuna biraz ara verip, Cihangir tarafına geçerek anılara devam ediyorum :)

Nevizade


Burada yer beğenme olasılığı pek olmazdı.. boş gördüğün yere pat diye oturman gerekirdi :) yer bulamazsan biraz merdiven çıkıp "Gizli Bahçe'ye" gider, orada da minik balkonu boş göremez, pis olduğunu bile bile "salaş olmak" adına, tekli koltuklarına oturur, sağa sola bakarken sulu birandan yudumlardın....çook eskiler, hala aynı mı bilmem, eğer açık ise biraz modernleşmiştir sanırım ;) Nevizade'ye girmeden sokağın başlarına doğru "Çınar" diye bir mekan daha vardı şimdi açık değildir sanırım. Buranın girişi de pek iç açıcı sayılmaz fakat, bahçesine gittiğinde ortada duran kocaman kalın ağacın etrafına yayılmış küçük samimi masalarında saatlerce oturur, sohbet edilirdi....
Canımız Rakı-Balık çektiysede mutlaka Cumhuriyet Meyhanesine giderdik, duvarlarda Atatürk'ün çok eski fotoğrafları vardır. Garsonlar eski İstanbul beyefendilerindendir değişmemiştir umarım...

Urban Cafe


1997/2000 yılları aralığında en sık gittiğim mekandı. Lisedeyken en yakın arkadaşımla gider uzun uzun laflar, hayaller kurar, sonra buruklaşarak ayrılırdık.. Akşamları ayrı bir havası vardır ve telefonunuz bir türlü çekmez :s cevizli salatalarını hatırlıyorum, bir ara burayada uğramak lazım ;)

Canım Ciğerim


ben seni yerim :p
asmalı mescid'in en doyurucu mekanlarındandır kendileri, ciğer'den hoşlanmam, eti sert daha doğrusu kayış gibi (annemin tabiriyle) gelir.. ama burda yediğiniz ciğer değil sanki pamuk! :)

Ara Cafe


Buraya eskiden daha çok giderdim, ıslak keki kahvesiyle çok güzel oluyor-ki benim tatlıyla aram pek yoktur...hmm canım çekti, yakın zamanda gidilmeli :)

3 Ekim 2009 Cumartesi

Mihrimah Sultan

5 Ocak 2009
İlker'le yıllar sonra ilk defa uzun uzun sohbet edip, saatin nasıl geçtiğini anlayamadığım, benim için çok anlamlı ve özel bir yer...
Her yıl aynı tarihte buraya gelmek istiyorum :)






Pia Sarı Cafe

Genellikle İstiklal Caddesinin sonlarına doğru güzel mekanların olduğu bilinir.. Ben buna zıt bir örnekle; Pia Sarı tamda İstiklal'in başında olan, bir cafeyi öneriyorum.
Canınız Türk Kahvesi çekmiş ise, nane likörü ve lokumuyla, küçük şirin armut kapaklı sürahi eşliğinde yapılan göz alıcı sunumuyla deneyin derim. İlker'le çok sık gideriz (-daha doğrusu giderdik, bu ara evimizin tadını çıkarıyoruz ) ve gittiğimizde de mutlaka Türk kahvelerinden ısmarlarız. Salataları da bol yeşillikli ;) Üst katında ki, çiçekli koltuklarına bayılıyorum... evimiz büyük olsaydı bir köşesini ona ayırırdım :( yanına da Çukurcuma'dan eski aslan bacaklı bir sehpa..ühühü..
*Hey kızlar günü yapmayalı uzun zaman oldu haydi hep birlikte Pia'ya gidelim mii? :)

Gezmeye Devam


Limonlu Bahçe/Beyoğlu
Taksim'de vakit geçirmeyi sevdiğim mekanların çoğu kez başında yer alır. Özellikle yemek yiyeceksem veya organizasyon yapılacaksa burayı tavsiye ederim. Limonatası harikadır, kocaman ve doyurucu ,azıcık ekşi, bolca naneli ohh canım çekti ;) Tabakları bol kepçedir, eğer çok aç değilseniz, başlangıçlar bitiricidir... Etrafta dolaşan kedi ve kaplumbağalar yapışkan değillerdir.. eh karınları aç sayılmaz nede olsa kendilerine iyi kapı bulmuşlar :)
İlk gittiğim günü hatırlıyorum (-ki çoğumuz aynı şeyi hatırlıyordur) girişi çok garip ve ürkütücü hatta tekin olmayan bir yere gidiyorum hissi vermişti. Ama içeriye girdiğimde çok beğenmiş ve şaşırmıştım.. o daracık siyah koridor, nasıl da yemyeşil ve büyüük olabiliyor diye :)
Limonlu Bahçeye henüz gitmeyen varsa muhakkak bir uğrasın derim.. sonrasında uğrak yeri olacağına eminim..

Taksim'de Gezmece ;)

8 Ekim 2008 / Klasik Taksim Tramvayı

Nesrin'le ufak ama koşuşturmalı bir Taksim turumuzda tramvaya binip eve dönüş yoluna koyulmuş idik... Bu günün iki önemli hatırası mevcuttur ilki; İlker'in stüdyoya yerleşme döneminde ki kahve molası... diğerini Nesrin hatırlasın;)
Taksim-Tünel tramvayını seviyorum normalde toplu taşıma araçlarını kalabalığından dolayı pek sevemiyorum.
Eski havasından mıdır? Yoksa iki kişi bindiğinde koltuklarını karşı karşıya çevirebildiğinden midir? Veyahut zil sesinden midir ? Bilemedim sanırım hepsidir seçeneğimi seçeceğim, evet hepsini seviyorum her biri klasikleşmiş tramvayın tadını veriyor ;) Asılan çocuklara kızsam bile klasik bir görüntü olduğu için tebessüm ettirir.. Hatta turistlerin çoğu bu anı gülümseyerek karelerler...